1995 den beri, aynı rota üzerinde, haftanın aynı günü ve aynı saatlerinde, farklı mesleklerden, çok farklı yaştan, kadın erkek fark etmeksizin, farklı yaşam standartlarından ve farklı dünya görüşlerine sahip, farklı kültür ve eğitim seviyelerinden insanlar aynı amaç için, ATİLLA sürüşüne katılmak amacıyla Bostancı Sahilinde yine bir araya gelmektedirler.

Hepsinde aynı tatlı ve birazcık da çocuksu bir heyecan,
hepsinde aynı bilinçte bir bisiklet farkındalığı ve
hepsinde meslekler ve sosyal standartlar farklı bile olsa sıcak bir dostluk…

Grubu oluşturan kişiler, her hafta öyle veya böyle değişse bile ( işi gücü olan, seyahate giden,canı o hafta gelmek istemeyen vb)
bir bütüne aidiyet duygusu içinde ve yüksek bir farkındalık ile bir araya gelen bu insanlar;
1995 den beri uyumlu ve istikrarlı bir projenin; ATİLLA BİSİKLET RUTİN SÜRÜŞ PROJESİNİN de değerli birer parçasıdırlar ve bunun da bilincindedirler.

Belki her hafta gelenler değişir ama 1995 den beri bu rota, bu saatler, kurallar ve rutin değişmeden devam eder.
ATİLLA BİSİKLET AİLESİNİ oluşturan her biri birbirinden değerli tüm bu kimlikler, hastalık-sağlık, iş-güç, okul-tatil ne olursa olsun, aylar sonra bile gelseler burada bu oluşumun disiplinle ve istikrarla devam ettiğini bilirler… Buna güvenirler… Kendilerini bu bütüne ait olarak hissederler ve rahatlıkla “bu hafta sürüş var mı? ” sorusunu sormaya bile gerek görmeksizin alır bisikletlerini, giyer formalarını… gelirler…

Bunu sağlamak kolay mıdır?
Herkes yapabilir mi?
Bu istikrarı ve disiplini sağlayabilmek, değil 1995 den beri 24 sene boyunca; bir kaç ay boyunca bile mümkün müdür?
Neden hep aynı rota üzerinde sürüş yapılır?
Ne gibi bedeller ödenir?
İnsanlarda yaratabileceğiniz bu istikrarlı güven duygusu için nelerden vazgeçmeniz; feda etmeniz gerekir?
Katılımcıların her biri, bir gün bir pazar brunchı yapmaya veya başka bir rotada sürmeye gidebilir, uyumak isteyebilir, seyahate gidebilir vb…
AMA bu oluşumu yaratan, sorumluluğunu taşıyan, insanlar üzerinde güven yaratan, istikrar ve disiplin gerektiren o özel ruhu oluşuma kazandıran kişi ve yanındakiler ;

– Keyfi bir pazar uykusu uyumaz

– Hasta da olsa, ayak parmağı, kaburgası vb kırık da olsa yarattığı oluşumun rutinininde hazır bulunur

– Seyahate gitse bile cumartesi günü mutlaka geri döner

– Ailesiyle pazar kahvaltısı kavramı yoktur

-Sürüşe gelenler antrenmanın yanı sıra güzel vakit de geçirmeyi hedeflese bile, oluşumun lideri herkesin güvenliğinden sorumlu olduğu için gözleri ve algıları sürekli tüm katılımcıların üzerinde ve trafikteki risklerdedir.

– “Canımız sıkıldı” deyip farklı bir rotaya gitmeye kalktığınızda mutlaka birileri de başka rota isteyeceğinden ve bu da oluşumun formatını olumsuz etkileyeceğinden bizim oluşumumuzda bu yoktur ki bu sayede aradan seneler bile geçtikten sonra aynı antrenmana gelenler; bu oluşuma aynı rotaya doğru, aynı çıkış noktasından iştirak edebileceklerini bilirler; bu da istikrar ve güveni yaratır.

Burada önemle vurgulanması gereken konu YILLARDIR NEDEN HER HAFTA SONU SÜRÜŞÜNDE ROTANIN AYNI ROTA OLDUĞUDUR….
” İnsanlar sıkılabilir neden aynı rota? ” sorusu sıkça sorulur…
TECRÜBELERLE SABİTTİR ki, rutin rota, katılımcılar için daha güvenli, daha az risk aldıkları sürüşler demektir ve zaman içinde randıman artışı da sağlar.
Kişiler ani sürprizlerle karşılaşmadıkları ve aşina oldukları bir rotada daha az risk alırlar.
Eski yıllarda profesyonel sporcuların olduğu antrenmanlarda parkur değişimi sorun yaratmazdı ama her yaş, meslek ve kültürden hobi sürücülerinden oluşan bir grup, farklı parkurlara gittiğinde, içlerinden en az biri farklı ölçeklerde risklerle karşılaşır ve hatta kazalar yaşayabilir. O yüzden rutin sürüşlerde, rutin parkurlar tercih edilmelidir. Atilla Rutin Antrenmanlarında 25 yıldır kullanılan rota, İstanbul ili içinde, katılımcılara göre kademelendirmelere de izin veren, kafi miktarda rampa-yokuş içeren, en doğru parkurdur.

– Aynı rotada belli bir düzen içinde gerçekleşen rutin sürüşler sayesinde, yıllar boyunca aynı bölge trafiği üzerinde de, halk üzerinde de haklı bir itibar ve sempati hatta sevgi kazanılmıştır.

– 9 yaşında bir genç de, 70 yaşında bir bisiklet sever de, aynı format içinde ortak bir ritim skalası oluşturacak olan liderin ( kaptanın) varlığına duyduğu güven duygusu ile huzur içinde antrenmanını gerçekleştirir. Yaşı ne olursa olsun katılımcıdan tek beklenen; grubun sürüş kurallarına uyması, grup arkadaşları ve lider ile uyum içinde olmasıdır.

-Forma konusu çok sık dillendirilir,” şart mıdır? değil midir?” diye… Elbette böylesi istikrarlı ve disiplinli, trafikte ve halkın üzerinde saygınlığı olan oluşumun içinde var olduğunuzda, çok anlamlı bir aidiyet duygusunun yanı sıra, bütüncül etkiyi yaratmak ve bu etkiyi korumak adına, aynı
formalardan giyinmek, oluşuma duyulan saygı ve bağlılığın da gereğidir.
Ama ilk kez denemek için katılan herkes, başka formalar ile gelebilir, aramızda kalmayı arzu ettiği takdirde formamızdan edinmesi uygundur, edinme imkanı yoksa bunu bize bildirmesi yeterlidir, kendisine tedarik edilecektir.
( Uzun yıllar boyunca, istikrar ve disiplinle, güvenli sürüşler gerçekleştiren bir grupsanız, pek çok küçük bisiklet hobi gruplarına da ilham kaynağı olursunuz, toplu sürüş, bütüncül etki ve aidiyet duygusu içinde en küçüğünden, en büyüğüne, en yenisinden en deneyimlisine kadar tüm hobi gruplarının bile ilk yaptırdığı şeyin özel bir forma olduğunu düşünürsek , böylesine köklü bir oluşuma dahil olurken de aynı aidiyet temeli ve bütüncül etki adına ATİLLA forması edinilmesinin gerekliliği anlaşılabilir.)

– Örnek olmak güzeldir ama o örneği kopyalamak ve taklit etmek zordur. Çünkü özveri gerektiren, fedakarlık gerektiren, sorumluluk gerektiren o özel hüviyeti taşıyan , kişisel egolarıyla değil, oluşumun gerekleri için istikrar ve disiplin ile güvenli sürüşü yaratmayı hedefleyen kişinin sürekliliği önemlidir.

Bizde bu oluşumu planlayan ve söz konusu şartları yaratan Atilla Atay’ ın ciddi özverileri, fedakarlıkları, oluşumu ön plana, kendi ihtiyaç ve isteklerini çok arka planlara atan tercihleri söz konusu olduğu için oluşum 1995 den beri kusursuz bir nizam içinde devam etmektedir.

Yani hiç bir şey kendi kendine olmuyor, aynı amaç için insanların bir araya gelmesi bile bu tip oluşumun var olması ve devamlılığı için yeterli olmuyor, mutlaka kişisel egolar devreye giriyor ve kurallar esnetiliyor, istikrar ve disiplin bozuluyor, kişisel hırslar veya “ben basmak istiyorum” hezeyanları ve/veya heyecanları ile grup sürüşünün güvenliği yerle bir ediliyor, bütünlük kalmıyor, vb vb…

Bu konuda “bir dokun bin işit” şeklinde bir doluluğum olduğu için konuya noktayı bir türlü koyamadığımın farkında olsam da, bir dokunup bin ah demeden duramadım, affola..

Sevgilerimizle

Jale Özen

Cevapla