Bisiklet medeni yaşamın gündelik akışında vazgeçilmezlerin arasında hızla yerini almaya başlarken, her geçen gün artan arac sayısıyla kilitlenen trafiğe inat 2 teker üstünde ulaşımı tercih edenlerin de
ve sağlık için, rehablitasyon için, sosyal paylaşımlar için, zayıflamak için vb sebeplerle bisikletin üzerinde yerini alanların da sayısı her geçen artıyor.
Bisiklet konusunda farkındalıkları yaratan
başta Atilla Atay olmak üzere konunun uzmanı olan kişilerin varlığı
ve ondan esinlenerek sosyal paylaşım amaçlı bisiklet gruplarının
giderek sayısı artan mevcudiyetiyle,
bisiklete eli bile değmeden büyümüş olan
pek çok günümüzün erişkini de
bisiklet öğrenmeye heveslenmeye başladı.

Çocukları daha bebekken, bisikletinin arkasına onu da alarak, aile olarak bisikleti yaşamına sokanların yanısıra,
büyümekte olan çocuğuna daha küçük yaşlarda bisikleti bilinçle öğretmeye kararlı ebeveynler de bu yeni toplumsal profilimizin değerli parçaları haline geldi.

Biz çocukken, bisiklet arkadaştan
1 turluğuna ödünç alınırdı ve trafik konusunda henüz ıssız olan yollarda ve bahcelerde düşe kalka öğrenilirdi.
Çoğumuzun bisikleti yoktu ama bisiklete binmeyi bir şekilde bilirdik.

Bilmeyen veya binmeyip de unuttuğunu “zanneden” erişkinlerin yanısıra,
apartman yaşamı ve yoğun” okul-kurs-çalışan ebeveyn sebebiyle geç saatlerde buluşulan ev yaşamı” döngüsünde
ağaca çıkmayı bile deneyimlememiş
ve bisiklet öğrenmesi için ancak
ciddi bir zaman programlaması yapılmasının gerektiği
yeni nesil çocuklarının varolduğu bir devirdeyiz.

Öte yandan ekonomik bağımsızlığını elde etmiş ve sosyal yaşam ağını, cafe-bar-sinema vb standartının dışında,
kendisini mutlu edecek sosyal oluşumlara taşımayı arzu eden kadınların sayısı da artıyor.

Erkekler için bisikleti öğrenmek ise genellikle çok daha kolay olsa da
onlar da sürüş seviyesini yükseltmeyi ,
uzun yol, süratli sürüş veya adrenalin amaçlı dağ-arazi bisikleti tercihlerinin varlığı nedeniyle
artık amaçları arasında hobilerine ekliyorlar.

Bu amaçla ne kadar çok bisiklet öğretmeyi üstlenen kişi olursa olsun, pazar payı küçülmüyor, bilakis hep artıyor.

Hele eğitmen veya uzman olarak,
bisikleti öğrenenlerin arasında sosyal paylaşım grupları kurabilir ve yönlendirebilirseniz,
mutluluk katsayısı artmış, sağlıklı yaşama doğru adımlar atan, rehabilitasyonu ilaç-sigara-içki vb de değil de pedal bastığı bisikletinde arayan bir toplumun oluşmasına yardımcı da olursunuz.

Bu çizgiyi görerek farkındalıklar yaratan ve sosyal sorumluluk projeleriyle bilhassa çocuklar üzerinden bisiklet kültürünü ülkenin 4 bir yanına, toplumun yaşamına ince ince dokuyan Atila Atay gibi kişilerin sayısı da artarsa düşünün bu ülkede bisiklet nerelere gider, gidebilir….

Ve bence bu TV karşısında göbek büyüten sözde medeni toplum bireylerinin
entrika aşılayan dizilerle, rekabeti de ahlaksız bir hırsla arttıran programlar karşısında zihnini farklı kodlayan ve dedikodu kurgularında dostluk ilişkilerini geliştiren kişiliklerini muhteşem bir stratejiyle İNSANCIL SINIRLARA doğru geri getirmesini sağlayabilir.

EGITMEN OLARAK bisiklet dersinin önemine dair gözlemlerimi de eklemek isterim;

Bizim çocukluğumuzda, bisiklete sahip olan çok az sayıda arkadaşımızdan
“1 turluğuna versene” diye alınan bisikletlerle düşe kalka, trafikten yoksun yollar ve bahçelerde öğrendiğimiz bisiklet için, günümüzde aynı durum sözkonusu değildir ne yazık ki….Bu durum sadece Anadolu’muzun bazı yerlerinde hala eynen geçerlidir. Ama özellikle büyük şehirlerde durum farklıdır….

Artık trafikten ve yayadan zengin,
her türlü kültürden ve elbette bisiklet kültüründen de fakir,
empatiden ise tamamen yoksun bir toplumun bireyleriyiz.

Bisikleti alıp düşe kalka öğrenen bir çocuk olmak için bile öncelikle sokakta oynayan bir çocuk olabilmek bile önemliyken,
bisiklet dükkanlarına, çocuğu biraz hareket etsin, spor yapsın da bilgisayarın başından kalksın diye bisiklet almaya çocuğunu getiren ebeveynlerin,
elindeki akıllı elektronik oyuncağın esiri olmuş çocuğundan dolayı içinde bulunduğu ruh durumu enteresandır. Hele kendi çocukluğunda o bisikleti rüyalarında görüp de kavuşamamış bir ebeveyn olmuş olma ihtimalini de düşünürsek….

Bisikleti öğretmek için, bisikleti sevdirmek ve farkındalığı arttırmak, bisikletin neden gerekli olduğunu, yararlarını topluma iyice kavratmak gerekir.
Ki bu yararlar sadece kişilerinin fizyolojik, psikolojik ve mental sağlığını üst düzeye getirmeye, bütçesine katkı sağlamayı değil,
toplum sağlığı, toplum psikolojisi, trafik, çevre, ülke ekonomisi, turizm , eğitim gibi pek çok kriteri MEDENİYET DÜZEYİNE çekebilmeyi de sağlayan yararlardır.

Erişkinler bilinçli olarak bisiklete binmeyi öğrenmek isterler veya
biliyorken unuttuklarını zannettikleri için cesaretleri de yoktur
veya utanmaktadırlar,
veya”elalem ne der” hapishanesinde tıkalı kalmışlardır
veya düşmekten korkarlar…
Kiminin bisikleti yoktur ve belki de çocukluğundan beri de olmamıştır.
Kimi kullanmayı denemiş ama sevdiği birileri cesaretini kırmış veya onu acımasızca beceriksizlikle suçlamış veya öğrenemeyeceğine dair yargılayıp şartlamıştır. Hangisi olursa olsun erişkin bir birey kaç yaşında olursa olsun BİSİKLETİ ÖĞRENEBİLİR.
İSTEMESİ YETERLİDİR….
Bunu da düşe kalka öğrenmesi zor olacağından, onu eleştirip, cesaretini kırmayacak, yargılamayacak ve cesaretlendirecek bilinçli bir eğitmenle çalışması işini kolaylaştırır.
Belli teknikler ile erişkin bir birey
ilk saat içinde veya toplamda bir kaç güne yayılmış 3-4 saat içinde bisiklette pedal çevirip dengede durmayı öğrenir.
Sonrasında ise, güvenli frenlemeler, vites kullanımları, yokuşlar, inişler, kalabalık yayalar, araçlar ve başka bisikletliler arasında nelere nasıl dikkat edip uygulayacağını öğrenir. Bol pratik ile deneyimlerini arttırdıkça bisiklet vazgeçilmezi olur.

Çocukların bir kısmı kendisi ister öğrenmeyi… Onlarla çalışmak da çok kolaydır, çok çabuk kavrarlar çünkü dengeyi ve pedal çevirmeyi..Ancak bisiklete binmek sadece pedal çevirmek değildir.
Hele günümüz şehir yaşamında,
bisikleti güvenli kullanabilmek, bisikletçinin de, çevresindeki diğer yaya, araç, bisikletli hayvanlar vb nin de zarar görmemesini sağlayabilmek açısından çok büyük öneme haizdir.
Bisikleti binmeyi istemeyip de ailesinin isteğiyle ve teşviğiyle gelen çocukların da bisikleti sevmesini ve öğrenmeyi istemesini sağlayan, bisikleti öğreten kişidir genellikle.

Bisikleti daha ileri düzeyde öğrenmem, yol bisikletine gecmem, bisiklet kültürü adına birseyler yapmaya çalışmam ve bisikleti öğretmem için bana en baştan beri güvenerek destek veren ve teşvik eden Atilla Atay a yürekten teşekkür ederim.
Sevgi ve saygilarimla.
JALE ÖZEN

Cevapla